Keşfedilmemiş Elmaslar: Dugumkume ve Siberkultur

Takip eden pek kimse yok bu blogu biliyorum. Zaten istikrarsız bir blog. Ben de kafamdaki gibi yazamıyorum. Şirketin işlerinin yoğunluğu, ayranı yok iken tahterevalli (doğru mu yazdım acaba) ile seyahatler ve kendimi ahkam kesecek kadar "guru" saymamamdan havayı yakalayamıyorum. (Gerçi herkes guru şu günlerde. "Bence", "benim görüşüme göre", "tahminimce" kelimelerinden geçinilmiyor bloglarda)

Ama ama okunacak birşeyler arıyorsanız, iki tane adres size: http://www.dugumkume.org ve http://www.siberkultur.com

Dugumkume

Dugumkume'yi ne bilirim, ne sahibini tanırım ne de o (ya da onlar bilmiyorum kaç kişiler) beni tanır. Ama blog dünyasının keşfedilmemiş elması bence. Tek kelimeyle harika. Leziz. Sadece benim has ilgi alanım networking ile ilgili çarpıcı yazılar yazdığından değil, gerçekten farkı hissediyorum okurken. Size de tavsiye ediyorum, belki siz de hissedersiniz. Belki de milyar tane blog'dan biridir sizin için. Zararı olmaz yani.

Siberkultur

Siberkultur ise, bahsetmeye değmez... :)

Sevgili Eren'in bilmem kaç bin yıldır yazdığı, belki de Türkiye'nin bildirgeç'den sonra ilk İnternet teknolojileri, İnternet iş sahası, bugün popüler olan web 2.0 anahtar kelimesi, start-up kelimesini 97'de 98'de bilmez iken yazan blog idi bu. Ha şimdi her web sitesine start-up diyoruz o ayrı. Neyse, amacım kimseyi övmek ya da sövmek değil.

Son Söz

Yıl 2009 olmuş nerdeyse, ben de 12 yıl'ı devirmişim web'den para kazanmaya başlayalı, net hayatımda ilk defa tavsiyede bulunuyorum (banner'ler hariç :P)

Tavsiye edilecek çok site olduğunu pişmanlıkla hissettim yazıyı son kez okuduğumda (Google Reader'imde 400'den fazla rss varmış şimdi gördüm) ama 100 tane site paylaşacak olsaydım bile gerçekten bu iki site ilk ikide olurdu.

Sahiplerini selamlıyorum ve bir sonraki yazının tahminen bir ay sonra olduğunu müjdeliyorum. (Şaka tabi. 3 ay da olabilir)